Okuyabilir miydim?

Beyinlerimiz yorgundu.

Bir yazımın alt bölümünde bahseder, geçer Şafak Hanımın da gönlünü yaparız dedim.

1

Şafak Baba Pala’nın yazdığı Devinimler kitabından bahsediyorum dostlar.

Kitabın 28. Sayfasındaki şu satırlarından aldım başlığı…

“Türkiye’den erkek bir şairin bir tümcesine denk gelmiştim bir yerlerde. “Şu iki soyadlı kadınlar çok komik geliyor bana”

Nijeryalı yazar Chimamanda Ngozi Adichien’in isim ve soyadından kendi soyadına geliyor Şafak Hanım.

24. sayfasında şöyle diyor Baba Pala…

“Devletin nüfus müdürlüğüne gittim ve iki soyadımı kullanmak için dilekçemi verdim. Her ikisinin de eril söylemler olduğunun farkındayım ama onlar ben olarak yol aldığım bu dünyada, benim bir parçam artık.”

Şafak ismi ile ne güzel uyum sağlamış Baba Pala soy adı.

2 (1)

Mutlu mu soyadından Şafak Hanım?

Evet.

Önemli olanda bu değil mi zaten dostlar.

Ülkemizde son yıllarda yaşananlardan sonra yüzü gülen, mutlu insan bulabilmek o kadar zor ki.

Mutlu insan olduğu kitabında da belli Baba Pala’nın.

Bakın ne diyor 30. Sayfa da…

“Bu ülke insanları için Yaşar Kemal bir umuttu. Onun bu ülkenin yazarı olması demek ezilenin dünya da hak ettiği yere gelmesi demekti.”

Bir Çerkes çocuğu Baba Pala.

Şuna açıklık getirelim…

Türk Dil Kurumu Çerkez yazımını tercih ederken, Kafkas Dernekleri Federasyonu Çerkes yazımını tercih etmektedir. Çerkes kökenlilerin çoğu federasyonun kararları doğrultusunda Çerkes yazımını kullanır.

Yeni öğrenmiştim Baba Pala’nın Çerkes olduğunu.

Oysa yıllardır tanıdığımı sanıyordum!

Ben de de anne dedem tarafından Çerkeslik ve Abhaz’lık vardır.

Ve okumak, öğrenmek ne güzel.

Bakın neler diyor okurken daha da uzun olsun dediğim birkaç kitaptan biri olan Devinimler’i.

Bursa diyor Baba Pala 47. Sayfasının bir bölümünde…

“Bursa’mız da ne olduğuna, nasıl anılması gerektiğine karar veremiyor bu yüzden. Sanayi kenti mi, turizm, tarih kenti mi, yoksa modern bir kent mi? Çiftçisi mi çok işçisi mi, sanayicisi mi, tüccarı mı, yoksa öğrencisi mi? Bütün bu doğrular ve yanlışlar Nilüfer Çayı yanından akıp gitmektedir bu kentte. Nilüfer Çayı da Uludağ’dan gelen kar sularıyla, fabrika atık sularını içinde taşıyarak payına düşen sıkıntıyı yaşamaktadır bu arada.”

Ne güzel anlatmış Sayın Baba Pala.

Haydi gel de daha 47. Sayfa da düşüncelere dalma.

Haydi gel de kitabın devamını okuma.

Ve…

55. Sayfa da bakın ne diyor…

“Ve bu yazının sonuna son noktayı Renee’nin sözleriyle koymak istiyorum… ‘Bıktım, evet bıktım… Bir şeylerin bitmesi gerek, bir şeylerin başlaması gerek’”.

Hepimiz böyle düşünmüyor muyuz?

Gece yattığımız da yarın bir şeylere yeni başlamalıyım demiyor muyuz içimizde, düşünmüyor muyuz?

Geldik 84. Sayfaya…

“Osmanlıca bir dil bile değildir, halkın dili hiç değildir.”

İmzamı atıyorum bu söze.

101. Sayfadayız…

“Tıpkı Tanpınar’ın yazdığı gibi. Bursa’nın başka zamanlarını yaşayacaksınız. Asıl zamanın yanı başında, bizim için ondan daha başka ve daha derin olarak mevcut olan.”

Şimdi zamanı mı?
Şimdi zamanı mı?
İçeriği Görüntüle

Kitabı okudukça Bursa sevdalısı olan ben…

Bursa aşığı oldum.

İşte 104. Sayfa…

“Osmanlı Devleti’nin Kurucusu Osman Bey Gümüşlü Kümbet’te gömülüdür ve Gümüşlü Kümbet Bizans döneminde St. Elie Kilisesidir. Bursa aynı zamanda Sultan külliyeleri şehridir. Şehrin yükseklerine kurulmuş külliyelerde sandukalar içinde yatan sultanların, şehzadelerin şehridir. Ölümle hayat hep iç içedir Bursa’da. Sandukalara dehşet içinde bakan çocukların büyüdüğü bir kenttir Bursa.”

Ve 137. Sayfadan başlayıp, 138. Sayfaya kadar uzanan Sait Faik’in Uçurtmalar yazısından bir bölümüne yer vermiş Baba Pala…

“Taş köprüler gürültüsüz yıkıldı. Nilüfer eridi.”

Ve Baba Pala’nın müthiş yorumu…

“Ne garip onlarca yıl öncesinde bugünü görmüş yazar. Taş köprüler gürültüsüz yıkıldı. Nilüfer eridi.”

Haksız mı onlarca yıl sonrasını gören Sait Faik?

Haksız mı bize bu günleri gösteren ve soyadıyla gurur duyan Baba Pala?

Bir kitap bu kadar mı güzel olur.

3 (1)

Everest yayınlarından elde edin.

Okuyun, okutun dostlar.

Alın, okumaya başlayın bir günde bitireceksiniz 151 sayfayı.

Elinize beyninize sağlık Sayın Baba Pala.

Çok teşekkürler.

Bursalı olduğum için bir kez daha gurur duydum.

Bu güzel şehirde doğanlar, doyanlar, cezaevlerinde yatanlar, okullarında okuyanlar ve toprakta, sandukalarda yatanlarla.

Tarihi, dağı, denizi, gölleri, şelaleleri, ovası, suyu, sanayisi ve sporu ile efsane şehrime bir kez daha âşık oldum.

Yazdığınız ve okumaktan zevk aldığım Devinimler’in de büyük katkısı oldu Sayın Baba Pala.

4